Hemiplejik Hastalarda El Kemik Mineral Yoğunluğu Ölçümleri ve Klinik Parametrelerle İlişkisi
Amaç: Bu çalışmadaki amacımız, inmeli hastalarda paretik ve sağlam üst ekstremitede el kemik mineral yoğunluğunu (KMY) değerlendirmek ve KMY ölçümleri ile demografik ve klinik parametreler arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.
Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya 119 (56 kadın, 63 erkek) tek taraflı inme hastası alınmıştır. Üst ekstremitenin ve elin motor değerlendirmesinde Brunnstrom evrelemesi, spastisite değerlendirmesinde Modifiye Ashworth skalası kullanılmıştır. Hastaların fonksiyonel bağımsızlık düzeyi fonksiyonel bağımsızlık ölçeği (FBÖ) ile değerlendirilmiştir. Her iki el KMY ölçümlerinin değerlendirilmesinde Dual-Enerji X-ray absorbsiyometri (DEXA; Lunar Prodigy Advance, Lunar Corp., ABD) kullanılmıştır.
Bulgular: Grubun tamamında (p<0,01), kadınlarda (p<0,01) ve erkeklerde (p<0,05) paretik taraftaki el KMY değerleri sağlam taraftan istatistiksel olarak anlamlı derecede daha düşüktü. Sağlam tarafta KMY değerleri kadınlarda, erkeklerden istatistiksel olarak anlamlı derecede daha düşüktü (p<0,05). Hemiplejik taraftaki el KMY değerleri ile üst ekstremite ve el spastisite şiddeti (p<0,05), Brunnstrom evresi (p<0,01), kadınlarda yaş (p<0,05) ve FBÖ skoru (p<0,01) arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanırken; hastalık süresi arasında anlamlı ilişki saptanmadı. Hemiplejik taraftaki el KMY değerlerinin en güçlü belirleyicileri regresyon analizi sonucuna göre sırasıyla, Brunnstrom evresi (OR=4,701, p=0,001), FBÖ (OR=4,022, p=0,001) ve kadınlarda yaş (OR=1,220, p=0,050) olduğu tespit edildi.
Sonuç: İnme sonrasında paretik taraf el KMY’sinde belirgin azalma saptanmış ve bu azalmanın da en güçlü belirleyicilerinin parezinin şiddeti, fonksiyonel düzey ve kadınlarda yaş olduğu bulunmuştur. Kemik mineral yoğunluğundaki azalmaya bağlı kırıkların ve buna bağlı morbiditenin artmaması için, üst ekstremitede motor parezinin ve spastisitenin azalmasını, fonksiyonel bağımsızlığın gelişimini sağlayacak girişimler, nörolojik rehabilitasyon programı içerisinde erken dönemden itibaren yer almalıdır.